top of page
  • Yazarın fotoğrafıSelda

Alev ve Duman! Acatenango Volkanı / Guatemala

Güncelleme tarihi: 1 Şub 2022





28 Mayıs (Pazartesi)

Guatemala bir #yanardağlar ülkesi ve bu yanardağların bazıları da halen aktif. #Antigua yakınlarındaki Volcan Fuego (3.763 m) da bu yanardağların en aktiflerinden ve en ünlülerinden biri. Sürekli bir patlama halinde olduğu için doğal olarak buraya çıkılmıyor, hemen yakınındaki sönmüş bir yanardağ olan Volcan Acatenango’ya (3.976 m) çıkılıp Volcan Fuego’nun patlamaları buradan izleniyor. Ayrıca bu dağda da bonus olarak zirve yapmış oluyorsunuz. Her iki dağ da milli park sınırları içinde ve rehberli bir tura dahil olmak zorundasınız. Öyle kafanıza göre gidemiyorsunuz. Biz de Antigua’da turları biraz araştırıp bir tanesiyle park giriş ücreti (50Q (#Quetzal) ) dahil toplam 350Q’e (45 USD) anlaştık. Turun içine yürüyüşün başladığı La Soledad Kasabası’na gidiş geliş ulaşım, 3 öğün yemek (hazır paketli), rehberlik, çadır, mat, uyku tulumu, isteyenler için kalın ceket, eldiven, bere v.s. ve bizim için park giriş ücreti dahildi.


Sabah hareketimiz sabah 8:00’di ama araç bozulunca başka bir araca daha doğrusu bir chicken bus’a geçtik. Otobüste 20’li yaşlarda ABD’li ve Kanadalı ağırlıklı 16 kişi vardı. Bağıra çağıra konuşuyorlardı, otobüsün en arkasına geçip eyvah bunlar gece uyumaz diye aklımızdan geçirdik :)


Hareketimiz 10.30’u buldu. Yaklaşık 1 saat sonra La Soledad Köyü’ne ulaştık. Burada köylüler tanesi 5Q’ dan tahta batonlar (bildiğin sopa) kiralıyorlar. Biz birer tane kiraladık. İyi ki de kiralamışız yol oldukça dikti ve sopalar çok işe yaradı. Özellikle inişte. Rehberler 3 öğünlük kumanyamızı dağıttı. Bir öğün tavuk, bir öğün makarna, sabah için de haşlanmış yumurta, meyve ve yoğurt. 4’er lt su, kıyafetler, kumanyalar derken çantalarımız yine oldukça ağır oldu.


Yürüyüş belirgin bir patikadan ve genellikle sık, tropikal ormanın içinde geçiyor. Buralarda yaban hayatı gözlemleme şansınız var.

Yolun hemen solundan çok dik bir patikadan yürüyüş başlıyor. Herkes hazır olunca yürüyüşe başladık. Yürüyüşe diyoruz ama koşmaya diyelim. Evet, rehber o yokuşta koşar adım yükselmeye başladı, tabi bizim gençler de peşinden hücum ettiler. Biz ne olduğunu anlamadık, en sona kalmıştık. Yine de tempomuzu hiç bozmadan ağır ağır yükselmeye başladık. Daha yarım saat geçmişti ki bizimkiler mola vermişlerdi. Molada herkes bir tarafa serilmiş, nefesini düzeltmeye çalışıyordu. Uzunca bir mola oldu, tüm yürüyüş ritmi kayboldu, terimiz üzerimizde kurudu. Neyse mola bitti yine harekete geçtik ama yine aynı şekilde herkes tabakhaneye yetişir gibi uçtu gitti. İleride yine mola, yine uzun bekleyiş, yine herkes yerlerde. Ekiptekilere ve rehbere dağa böyle çıkılmaz, yavaş yavaş gidelim, az duralım, tempolu gidelim falan dediysek de rehber pek oralı olmadı. Gençler de “evet aslında doğru söylüyorsun” falan derlerken yine basıp gittiler. Gençlik işte pek kaale almadılar. Bazıları üşenmeden kolon getirmiş çantasından bangır bangır müzik çalarak yürüyordu. Artık üçüncüde biz dayanamadık ve rehbere biz böyle koş koş uzun mola ver şeklinde gitmek istemiyoruz. Biz kendi tempomuzda ağır ağır gideceğiz ve mola vermeyeceğiz dedik. Önce mırın kırın etse de tamam dedi ikna oldu. Biz de gruptan ayrıldık ve kendi tempomuzla yükselmeye devam ettik. Grup birkaç kere bizi geçse de yine ileride kesilip yarım saat mola verdikleri için kampa 1-2 sağlam yürüyenle beraber ilk biz vardık. Grup zaten kopmuştu ve bazıları oldukça sonra ulaşabildi. Yaklaşık 5 saatlik bir yürüyüşle, 1400 m irtifa aldık, 3.800’ler civarına ulaştık. Yükümüz ağırdı, Önder'in biraz ateşi vardı, ilk defa az da olsa zorlandı. :) )


Yükselen patika.

Yol ormanın içinden gidiyor.

Kiraladığımız baton sopalar :)

16.30 gibi kampa vardık. Kamp alanı ormanın içinde 3800’ lerde olmamıza rağmen. Bir terasa çıktık, cillop gibi #Ferrino çadırlar vardı. Oh iyiymiş falan demeye kalmadan birisi geldi bunlar sizin değil, sizinki yukarıda dedi. Meğerse öbür grubunmuş burası. Bizim çadırları görünce tam bir hayal kırıklığı yaşadık. Kapısı yok, dış tentesi yok, dış tente yerine naylon branda örtmüşler. Matlar ise yoga matından hallice, uyku tulumu ise yine en dandiğindendi. Volkan Fuego'nun ilk patlamasını duyduğumuzda zıpladık resmen :) inanılmaz bir ses.. İlk önce duman, toz ve taşlar fırlıyor ve sonra ses geliyor. Acayip bir şeydi ses. Fuego bir bulutların arasında kalıyor, bir açıyordu.


Akşam 6'da hava tamamen kapadı, yağmur başladı. Bir yandan volkan gümbürdüyor, bir yandan şimşek çakıp gök gürlüyordu. Eğlenceli bir gece olacak bu çadırla diye düşündük. Önder'in ateşi düşmedi hiç, uyudu biraz. Patlamaları izlemeye bile çıkamadı :( Yağmur çok yağmadı, dağ açıldı. Çadırın durumu, insanların gürültüsü, müzik sesleri vb rağmen çadırda olmak çok güzel. Çadırın olmayan kapısından dışarı bakınca bulut denizini görmek tüm yorgunluğumuzu alıyor.


Herkes ateşin başında oturuyor, sohbet ediyordu, Önder’i uyandırdım ben de. Biraz kendine gelmişti, sabah antibiyotik almıştı iyi gelmiş. Akşam yemekte spagetti vardı. Rehberler ısıtıp verdiler makarnayı. Gece inanılmaz bir şey lavların fışkırması. Bulutlar geliyor gidiyor. Karşıdaki, #Antigua'nın eteğine kurulduğu Volcan Agua da muhteşem görünüyordu. Ateşin başında yemeğimizi yedik.

Bir de dolunay vardı bugün. Gecenin karanlığını yırtarcasına gelen o patlama sesleri, kıpkırmızı lavlar, gerçek değilmiş gibiydi. Doğanın mucizelerinden birine daha canlı gözlerle tanık olmak kelimelerle anlatılacak bir şey değil.


Gündüz sadece duman görünüyor.

Gece olunca işler başka bir hal alıyor.

Muhteşem görüntüler.

Volcan Fuego şov yapıyor resmen.


Saat 8 e doğru yattık. Tabii ki müzik ve sohbetler bitmedi. Yan çadırdakiler konuştular, İsrailliler bangır bangır müzik çaldı. Curcunaydı resmen. Bu gürültüleri bastıran tek şey ara ara patlayan Volcan Fuego’nun sesiydi.


29 Mayıs (Salı):

Sabah 03.30 gibi kalktık, birer muz yiyip 04.00’te zirve için harekete geçtik. Dün rehberin peşinden hoplaya zıplaya koşan, “böyle çıkılmaz yamulursunuz” sözlerimizi dinlemeyen gençlerin yarısı çadırdan bile çıkamamıştı irtifa sorunları ve aşırı yorgunluk sebebiyle. Kalan sağlar bizimdir diyerek, küçük bir ekiple zirve taarruzuna geçtik. Birgün önce o kadar yükselmişiz ki 1 saat sonra pat diye #Acatenango’nun 3.976 m’lik zirvesine ulaştık. Oldukça dik ama kısa bir yürüyüş olmuştu. Bizim gruptan çok kişi görmedik, belki grubun bir kısmı da yoldan geri dönmüştü. Gün doğumunu da zirveden yakaladık. Hava aşırı soğuktu, donduk resmen. Bir yanda ay batarken bir yanda güneş doğuyordu. Yine muhteşem bir gün doğumu, yine muhteşem bir devasa gölge daha… Bu kez bir de arkada planda patlamalarını sürdüren Volcan Fuego da vardı :). Hayallerin ötesinde bir görüntü.


Zirveye gün doğuyor. Arkada bir başka volkan Volcan Agua (3.760 m)

Bir başka dev gölge daha...

Vee 3.976 m'lik zirve. Arkada Volcan Fuego hala patlıyor.

Zirve, kara taşlardan oluşan kocaman bir çanak. Başka bir gezegen gibi adeta. Burada 1 saat kadar oyalandıktan sonra 6’ya doğru inişe geçtik. İnişi, çıktığımız rotadan değil de kocaman çarşak yamaçlardan yaptık. Çok zevkliydi 20 dk’da indik tüm yolu :). Sonrasında kahvaltı yaptık , eşyaları toplayıp inişe geçtik. Araç biniş noktasına İnişimiz 2 saat sürdü.


Yüksek irtifaya dikkat!

Geneli itibariyle fantastik bir iki gün geçirdik. Bu doğa olayını dünya gözüyle görmek, ölmeden önce yapılacaklar listemize bir çentik daha atmak, üstüne bir de neredeyse 4.000 m’lik bir zirveye tırmanmak fazlasıyla tatmin ediciydi. Fakat, malzemelerin kalitesizliği ve genel organizasyon eksikleri sebebiyle turdan pek memnun kalmadık. Belki de dağlara kendi malzemelerimizle, kendi plan programımızla, kendi tempomuzla çıkmaya çok alıştığımız için böyle geldi. Bilemiyoruz. Diğer taraftan rehberler her ne kadar güler yüzlü ve sempatik olsalar da; çoğunluğu hayatında hiç dağa çıkmamış, yüksek irtifa nedir, etkileri nelerdir gibi temel konularda hiçbir fikri olmayan gençler. Bir grubu öyle koşa koşa yukarı çıkarmaları garibimize gitti. Nitekim grubun çoğu zirve yapamadı. Bu durum, rehberlerin çok da umurunda değildi açıkçası. Gözlemlediğimiz kadarıyla diğer turlarda da vaziyet aşağı yukarı aynıydı. Kim çıkmış, kim çıkamamış, kim hasta olmuş pek ilgilenmiyorlar. Paraları aldık ne haliniz varsa görün modundalar. Bu tutum daha ciddi sağlık problemleri, yaralanma ve kazalara da sebebiyet verebilir.



Bu yazımızı beğendiyseniz aşağıdaki yazılarımıza da bir göz atabilirsiniz.

242 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page