top of page
  • Yazarın fotoğrafıSelda

Alam-Kuh (4.850 m) / İran

2013 yılında ilk İran seferimizde yaptığımız Savalan ve Demavend Dağları’ndan sonra kulübümüz İstanbul Dağcılık ekibiyle bir süredir aklımızda olan Alam-Kuh Dağı’na tırmanmak için yeniden İran’a gitmeye karar verdik. Bu dağla beraber İran’ın en yüksek üç dağına da çıkmış ve büyük üçlüyü tamamlamış olacaktık.


Alam-Kuh 4.850 m yüksekliğiyle İran'ın ikinci en yüksek dağı ve kuzeyden güneye uzanan Alborz sıradağları üzerinde. İran devriminden önce çok popüler bir dağmış birçok Avrupalı tırmanıcı için. Çünkü kuzey yüzünde çok ünlü ve zor teknik duvar rotaları var. Zamanında Almanlar, İngilizler, Fransızlar gelip buralarda birçok rota açmışlar. Biz tabii bu rotalardan değil, klasik rotasından çıkacağız :)


2013’te de birlikte olduğumuz Savalan ve Demavend Dağlarına birlikte çıktığımız ve bizimle çok yakından ilgilenen dostlarımız Maksut ve Kaveh ile irtibata geçip planımızdan bahsettik. Onlar da her zaman olduğu gibi hayır demediler ve bizimle geleceklerini söylediler. Araç, konaklama v.b. tüm organizasyon işlerini onlar hallettiler.


Bayram tatiline de denk gelmesi sebebiyle Temmuz başında gitmek üzere tüm hazırlıkları yaptık. Tahran için uçak biletlerimizi aldık. Ben, Önder, Mesut, Can, Kerem, Münire ve Demet’ten oluşan 7 kişilik ekibimizle beraber yıl içerisinde Türkiye içinde birkaç hazırlık tırmanışı da yapmıştık.


03.07.2016 Pazar

Tahran’a uçuş yaklaşık 3 saat sürdü. Arkamızda sürekli şarkı söyleyen bir çocuk haricinde sorunsuz bir uçuştu. Havalimanında Maksut ve Kaveh bizi karşıladılar. Bir de yeni tanıştığımız Meshdi vardı. Seid yoktu bu sefer. Maksutlar onunla konuşmuyorlarmış, biraz araları bozukmuş. Tahran saatine göre sabah 5 gibi eşyalarımızı yerleştirip, geçen sefer kullandığımız aynı dolmuşa bindik. Alam-Kuh öncesinde kalacağımız köye doğru hep beraber yola çıktık.


Yolda hep uyudum, arada gözlerimi açmaya çalıştım ama pek başarılı olamadım. Chalus yolundan kuzeye doğru çıktık. Kelardasht diye bir köye ulaştık saat 12 buçuk gibi. Yeşillikler içinde, genelde villa tarzı evlerin olduğu bir kasaba idi burası. Marketler, manavlar her şey var burada. Çok düzenli olmasa da yeşilliklerin ve doğanın içinde güzel sayılabilecek bir yerdi. Yazlıkları varmış insanların burada. İran’ın güney bölgelerine göre hava çok serin ve güzeldi. Bayram tatili nedeniyle yolda inanılmaz bir trafik vardı.


Bahçe içinde tek katlı bir ev kiralamıştı burada Maksutlar. (Toplam 600 bin Tümene kiralamışlar, 7 ye böldük onları muaf tuttuk). Biz çift kişilik yatak olan odayı aldık; Demet ve Munire bir diğer odayı aldılar. Kalanlar salonda birlikte yatacaklardı. Dağa götüreceğimiz eşyaları ayırdık. Sonra salonda sohbet edip çekirdek çitledik. Hoy çekirdeği getirmişti Kaveh :)

Öğleden sonra herkes bir yerlerde uyudu. Ben direndim, biraz dışarıda gezdim. Pek gezilecek bir yer de yoktu gerçi. Villalar ve eski köy evleri var. Akşamüzeri 6 gibi uyandık. Karnımız acıkmıştı. Hep beraber merkeze gittik, dolandık biraz, sonra bir pizzacı bulduk. Ramazan olması nedeniyle çoğu yer açık değil. Açık olan yerler de camlarını kağıtlarla kapatmışlar. Pizzacıdaki garson Azeri imiş. Mantarlı yemek istedim ben pizzayı, “Mantar var mı?” dedim. Yok dedi. Sonra bize pizzaları anlatırken "Gömelekli var" dedi, Mesut ne olduğuna bakmaya gitti, mantarmış :). Gayet güzeldi pizzalar. Dağ için alışveriş yaptık. Ekmek, peynir, meyve vb aldık. Ekmeği fırından alıyorsun, ama insanlar sırada bekliyorlar ekmek almak için. Makine gibi yapıyorlar ama yetiştiremiyorlar. Ekmekler yufka ekmek şeklinde, normal ekmek yok burada. Yufka ekmek çok daha uzun süre dayanıyor, dağda da bu nedenle daha iyi. Buraların havası çok güzel, tertemiz, etraf yemyeşil.. Zaten İran'ın Alborz sıradağları ile Hazar arasında kalan bölgesi çok farklı, havası, iklimi, bitki örtüsü... Dağların batı tarafı genelde çok sıcak ve çöl.


04.07.2016 Pazartesi

Sabah 8 de kalktık. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra tüm eşyaları araca yükledik. Saat 10 buçukta araç hareket etti ve ilk durağımız olan Rodbarak’ta ki dağ evine gittik. Dağ için yabancılardan kişi başı 50 USD tırmanış parası alıyorlar ve bizim de mecburen bu parayı ödememiz gerekiyordu. Önder, Maksut ve Meshdi birlikte dağ evinin yöneticisiyle konuşmaya gittiler. Yarım saat sonra döndüler, bir şekilde halletmişler. "Bunlar bizim Türkiye'den konaklarımız (misafirlerimiz), para alırsak çok ayıp olur" demiş Maksut. Burada misafirlik çok çok önemli bir kavram ve aşırı misafirperver insanlar gerçekten. Biz arabadan inmedik fazla ortalıkta görünmemek için. Sadece tek kişilik para vermişler Önder için. Bizi görmezden gelip para almamış görevli.


Sonunda dağ evinden ayarlanan pikaba bindik ve dağa doğru yola çıktık 11 buçuk gibi. Vadi ve yol çok güzeldi. Derenin yanından, rengarenk çiçeklerin içinden geçiyordu. 1,5 saatlik sallantılı bir yolculuktan sonra araç bizi yürüyüşe başlayacağımız noktada bıraktı.

iran, alamkuh, mountain, tırmanış, kamp, dağ, zirve
Vadiden yükselmeye başlıyoruz.

Bir buçukta yürümeye başladık. Normalinde belirgin bir patika varmış ama kar kaplıydı büyük bölümü. Vadinin içinden çoğu zaman sert karda yürüdük. Batak olmadığı için sevindik Krampon takmaya da ihtiyaç duymadık. Yavaş bir tempoda, vadiyi izleye izleye, fotoğraf çeke çeke 2 saatlik bir yürüyüşle kamp alanına ulaştık.

campsite, kamp, iran, alamkuh, dağ, kar
Kamp alanına ulaştık

Kamp alanı kısmen çimenlerle kaplı, kısmen karlıydı. Karlar daha yeni eriyordu. Henüz tam yaz gelmemiş buraya, dere olmuştu her yer. Etraftaki dağların üstleri ve vadiler de hep kardı. Çadırı kurup bir dağ klasiği olarak makarnamızı pişirdik. Etrafta başka çadırlar ve ekipler de vardı. Bu ülkede dağlar tam bir hayat tarzı haline gelmiş zaten boş görmek mümkün değil.

çadır, kamp, campsite, iran, alamkuh
Karsız bir bölgeye çadırları kurduk.

Yemekten sonra tepedeki göllere yürümeye karar verdik Önder’le. Münire de geldi bizimle. Karlı, dik bir yamaçtan çıktık yukarı doğru, göller tam oluşmamıştı daha karlar yeni eridiği için ama manzara yine de çok güzeldi. Bu coğrafya çok hoşumuza gitti gerçekten, Kaçkar’ı hatırlattı bize.

Buzul gölünden vadi manzarası

05.07.2016 Salı

Gece 3 te zirve için kalktık. Dün biraz kapalı ve sisli olan hava tamamen açmıştı. Gökyüzü yıldızlarla doluydu. Herkesin durumu da iyiydi. Normalde gece yemek yiyemiyordum kalkınca ama bu sefer yiyebildim. 4 te yola çıkmak için anlaşmıştık ama bir 15 dk gecikmeyle yürüyüşe başladık. Kamp alanının bitiminden sonra hemen dik yükselmeye başlıyor yol ve hep yükselerek devam ediyor. Kar kulvarlarında bazı dik yan geçişler yaptık. Bazı yerler epey sert kardı ve yer yer buzlu yerler bile vardı. Kramponları almamıştık ama olsa çok daha hızlı yürürdük (neden almadıysak?). Öndekilerin açtığı izlerden gitmeye çalıştım, bazı yerlerde tırstım gerçekten. Zirve arkada kalıyor, öndeki sırtı çıkmadan görünmüyor. Zikzaklar çizerek bu sırtı çıktık. Arada pilli radyosunu açtı Meshdi. İran’da dağlara çıkılırken müzik dinleniyor, daha önce tecrübe ettiğimiz için yadırgamadık. :)


Demet ve Kerem irtifadan dolayı kötü oldular biraz. Kustular birkaç kere. Tempoyu yavaşlatıp yükselmeye devam ettik. Gün doğarken aşağıda vadi ve dağlar muhteşemdi. Uzaklarda Demavend bile göründü.

Günün ilk ışıkları dağa vurdu, uzak ufukta Demavend

Sırtı aşınca zirveyi uzaktan ilk kez gördük. Biraz düz bir patika ile dağın eteğine ulaştık. Bu patika dağın sağından çıkan dik patika ile birleşiyor. Biraz dinlenip yine yükselmeye başladık. Bazı yerlerde taş düşme riski var, çok çürük etraftaki kayalar. Yukarı ulaştığımızda yan geçişle zirveye doğru gittik. Yan geçişin çok az bölümünde kar vardı. Yoksa kramponsuz geçiş çok riskli olurdu. Bu yan geçiş aşağıdan da görülüyor. İlk önce Kerem ve Demet çıktı zirveye. Üst üste yığılmış kocaman kayalardan oluşuyor zirve. Çok rahat hareket edilebilen bir yer değil. Saat 10 da zirveye ulaşmıştık.

Zirveye giden son dik bölüm. Kötü bir yan geçiş ve çarşak

summit, zirve, iran, alamkuh, mountain, dağcılık, dağ,
Alam-Kuh'un küçücük zirvesi. Kayalar her an göçecekmiş gibi duruyor.

Zirvenin ve manzaranın keyfinin çıkardıktan sonra 11 buçukta inişe geçtik. Maksut, sırtı zirve yoluna bağlayan, bizim geçtiğimiz yolun daha altındaki geçişin daha kısa süreceğini söyledi. Kar dolu bir geçişti, ama ayak izleri var gibiydi. Oraya indik. Ancak karın çok sert olduğunu ve epeyce dik bir geçiş olduğunu görünce Meshdi vazgeçti buradan geçmekten. Ya yukarıya ilk yürüdüğümüz yere çıkacaktık ya da aşağıda başka bir geçiş bulacaktık. Biraz daha alçaldık. Önder nispeten eğimin azaldığı bir yer bulunca iz açarak geçti karşıya. Ben de geçtim çok temkinli bir şekilde. Kar çok sertti. Ben tam karşıya geçmişken herkesin bağırması ile irkildim. Demet arkamdan gelirken kaymaya başlamış. Allahtan çok uzun bir mesafe yoktu. Ayaklarını öne uzatıp, kayalara gelince durdu. Çok korktuk hepimiz. Neyse ki bir şey olmadı. Bir de karsız yerlerdeki kayalar çok dengesizdi, yürümek zordu. Hafif yükselerek yan geçişlerle indiğimiz yolu kestik bir yerde.

Dik, oynak ve kötü bir çarşak bölüm.

2 buçukta kampa ulaştık ve oyalanmadan toparlandık hemen. Saat 4 civarı inişe geçtik. 1 buçuk saatte indik araçların olduğu yere. İnerken de yine karda kaymamak için kamp yükü ile epeyce yoruldum. Önder ve ben indik ilk önce. Diğerleri de gelince pikaba binip konforsuz ve soğuk bir yolculuktan sonra dağ evinin oraya indik.


Dağın zirvesinden kuzey tarafının görünümü.
dağ, mountain, iran, alamkuh, zirve, dağcılık, summit
Zirve sırtından bir manzara.

Eve dönüp duşlarımızı aldıktan sonra Meshdi bize inanılmaz lezzetli bir et pişirdi. Bir de yanında getirdiği uzoyu da içtik hep beraber bir ziyafet çektik. Zaten Meshdi ayaklı bir tekel gibi. Sürekli bir yerlerinden içki çıkıyor. :)


06.07.2016 Çarşamba

Sabah 7 de zinde bir şekilde kalktık. Dün eşyaları ayırmıştık, dağ malzemelerini filan kaldırıp günlük kıyafetlerimizi çıkarmıştık. İlk geldiğimizde de yaptığımız gibi dağdan kalan zamanımızda İran’ı gezmeyi istedik. Tüm kuzeyi daha önce gezmiştik. Bu sefer biraz daha güneye İsfahan tarafına gitmeyi planladık ve 9 gibi yola düştük. Yolumuzu çok uzun yaklaşık 600 km.


Yolda yine Meshdi’nin getirdiği votkadan yudumlayarak 12 buçuk gibi Chalus’a geldik. Chalus Hazar kenarında kokoş bir sahil kasabası ve sayfiye yeri. Çok lüks villalar var etrafta, zenginlerin mekanıymış buralar. Kocaman bir AVM bile var !!


Buradan sahilden Hazar denizini görerek devam ettik. Saat 3 gibi Amul ayrımına gelmeden orman yoluna girdik. Normalinde Tahran’a Marzanabad üzerinden giden otoban var ancak bayram olduğu için bu yolu tek taraflı vermişler ve oradan gidemeyip dolaşmak zorunda kaldık.


İnsanların mangal yaptıkları, Belgrad ormanına benzeyen bir ormandı burası. Sonra otobana bağlandık ama trafik rezaletti. Tam bayram günü. Hele karşı taraf kilometrelerce araç kuyruğuydu. Tam zamanında dönmüşüz. Bizim tarafta nispeten trafik azdı. 1 saat kadar dur kalk yaparak ana yola bağlandık.

Burada Kuzey İran’ın orman ve yeşillikleri bitti, kayalardan oluşan yüksek tepelerin arasındaki çorak vadiler kendini gösterdi. Bir şekilde etkileyici yine de. Aralarda yemyeşil köyler var. Demavend’in eteğinden geçtik bir ara ama zirvesi bulutluydu dağı göremedik.


Saat akşam 5 olmuştu ama biz hala Tahran’a bile çok uzakta bir yerde idik. Özellikle Hazara doğru gidiş trafiği korkunçtu. Tahran’a 75 km varken gidiş yolunda arabalar duruyordu.


07.07.2016 Perşembe

Sabah 3 buçukta ancak İsfahan’a ulaşabildik. Şehir, renkli ışıklar, duvar süslemeleri ile güzel görünüyordu. Burada da Maksutlar bir ev kiralamıştı. Yine 2 odalı, yatak bile olmayan bir evdi. Temizdi ama. Salonun camları gayet yukarıdan başlıyor. Ben dışarıyı göremiyordum. Muhtemelen mahrumiyet için böyle yapılmış. Önder ve ben bir odaya; kızlar da diğer odaya yerleştiler. Onun dışında şoförler de dahil olmak üzere herkes salonda yattı.


Sabah 9’da kalkabildik. Taksi ile Şah (İmam) meydanına gittik. Meydanın etrafı kapalı çarşı şeklinde dükkanlarla dolu. Hediyelik eşyalar, seramik, bakır, telkari işleri.. İsfahan Tahran’a göre çok daha düzenli ve güzel. Evler, sokaklar daha bakımlı ve turist sayısı da daha fazla.

Nakş-ı Cihan, Şah Meydanı, İran, İsfahan, Esfahan, Gezi, Blog, Seyahat
Nakş-ı Cihan Şah Meydanı

Nakş-ı Cihan, Şah Meydanı, İran, İsfahan, Esfahan, Gezi, Blog, Seyahat
Şah Meydanı

Kahvaltı için Azadi Gan diye bir kafeye oturduk. Eski lamba, fincan, resim, bir sürü şeyle dolu bir dükkandı. Kahvaltıyı beklerken dışarıda fotoğraflar çektik. Çok güzel ve otantik bir kafeydi.


Sonra şehrin ünlü yerleri Lütfullah Camii ve Ali Kapıyı gördük.


Çarşıda dolaşırken, kahve bağımlısı plaza insanları olarak bir kafenin üzerinde Lavazza yazısını görünce daldık içeri. Çok güzel bir kafeydi. 2 tane çok hoş kadın işletiyordu. Amelie’nin müzikleri çalıyordu. Aromalı kahveden içip havuçlu kek yedim. Nefisti!!


Çarşının içinden yürüyerek 40 direkli saraya gittik. Ayna işçiliği ile yapılmış muhteşem bir girişi var. (Cehel Sotoun Palace). İçerideki resimler muhteşemdi. Saray 20 direkli olmasına rağmen, önündeki havuza direklerin yansıması nedeniyle 40 direkli denmiş. Bir sürü insanla foto çektirdik. İnsanlar yolda bizi durdurup fotoğraf çektiriyorlar. Kendimizi ünlü gibi hissettik. Özellikle Önder’e talep büyük :), heralde bir ünlüye benzettiler.


Sonra 8 cennet sarayına gittik. İçeri girmedik, bahçesinde çimenlerde oturduk.


Buradan Siasepol Köprüsü‘ne geçtik yürüyerek. (33 gözlü köprü). Hava çok sıcak burada ve nehrin suyunu da Yazd ‘da bir baraja vermişler. Zayende Nehrinin yatağı kupkuru, bomboştu. Çok acı bir görüntüydü. Şok oldum. Köprü yine de çok güzeldi ama su olsaydı çok daha güzel görünürdü muhtemelen. Oradan Hacu (Khaju) köprüsüne yürüdük. Herkes yine hello deyip foto çektirmeye çalıştı bizimle.

Siasepol, Bridge İran, İsfahan, Esfahan, Gezi, Blog, Seyahat
Siasepol kemerleri.

Köprünün ışıkları yanmıştı. Suyun yansıması olmasa da yine de güzel. Saat 10 a geliyordu. Artık yorulmuştuk. Evde uzo ve Meshdi’nin kendi yaptığı içkiden içtik. İçki epey alkollü ve sertti, alkolsüz birayla karıştırınca süper oldu :). Meshdi’nin evinin altında kocaman atölyesi varmış ve içki yapıyormuş. İran-Irak savaşı gazisi olduğu için ona kimse bir şey diyemiyormuş. "Üzerimde içkiyle yakalansam da bana bir şey olmaz" dedi. Bu savaşın gazilerine büyük saygı ve sevgi gösteriliyormuş ve genel olarak bir nevi dokunulmazlıkları varmış.

Siasepol, İran, İsfahan, Esfahan, Gezi, Blog, Seyahat
Siasepol'ün gece görünüşü. Koca nehir kurumuş.

08.07.2016 Cuma

Kahvaltıdan sonra taksi ile Ermeni mahallesi olan Colfa ya gittik. Vank Kilisesine girdik 12 buçuk gibi. Bugün Cuma olduğu için dükkanlar kapalı. Burası da tam kapanıyordu ama Maksut rica etti, aldılar bizi içeri neyse ki. Kilise çok eskiydi. Bir de Ermeni soykırımını için özel yapılmış bir müze vardı içeride.


Herkes toparlanınca yürüdük sokaklarda. Kafe aradık. Küçük, ayak üstü kahve içilebilen dükkanlar var. Sonra Colfa meydanında One diye bir kafede oturduk. Şık keyifli bir yerdi. Blues çalıyordu. Yine kahve – kek yaptım :) Biraz oturup mahallenin sokaklarında yürüdük.


Sonra taksi ile Mescid-i Jame‘ye gittik. Çok eski ve etkileyici bir camiydi. Cami 1000 li yıllarda yapılmaya başlamış ve binalar eklene eklene büyümüş zamanla. Kubbesinde hiç işleme kalmamıştı artık ama eskiliği insanı çok etkiliyor. İran’ın en eski camilerinden biriymiş.

Mescid-i Jameh, Cuma Camisi İran, İsfahan, Esfahan, Gezi, Blog, Seyahat
Eski Cami'nin içi.

Oradan kapalı çarşıların içinden yürüyerek yine imam meydanına ulaştık. Yazın çok sıcak olduğu için herhalde böyle yapmışlar yolları. Her yer birbirine bağlı gibi görünüyor şehirde.

Kapalıçarşı, İran, İsfahan, Esfahan, Gezi, Blog, Seyahat
Kapalıçarşı geçitleri.

09.07.2016 Cumartesi

Artık dönüşe geçiyoruz. Sabah yola çıktık Tahran’a doğru. Yol üzerinde Kaşan şehri yakınlarında Fin Bahçeleri (Bagh-e Fin) diye Unesco korumasında olan tarihi bir yere uğradık. Çölün ortasında çok yaşlı ardıçların olduğu 16. yy’dan kalma bir bahçe ve ortasında bir konak var. Burası birçok tarihi olaya, saray cinayetlerine v.s. de konu olmuş bir yer. Hava çok sıcak olmasına rağmen buranın serinliği bize iyi geldi. Kafesinde oturup ayaklarımızı suya soktuk. Buralarda hava aşırı sıcak gerçekten. Kızgın fırına girmiş gibi olduk dışarıda. 40 derecenin üstünde idi büyük ihtimalle sıcaklık.

Baghe Fin, Fin Garden, Fin Bahçesi, İran, Kashan, Gezi, Blog, Seyahat
Büyük bir bahçe içinde yer alan sarayın giriş kısmı.

Saat 8 de Tahran’a Humeyni'nin anıt mezarının oraya ulaştık. Aracı buraya park edip metro ile Tahran merkezine gittik. Metrodan çıkınca otobüse bindik. Kadınlar ön tarafta erkekler arkada gidiyor otobüslerde. Demet, ben ve Münire diğerlerine el sallayıp kikirdedik biraz, sonra ters ters bakınca insanlar sustuk. :)

Metro, Subway, İran,Tehran,Tahran Gezi, Blog, Seyahat
Tahran Metrosu

İsfahan’dan sonra Tahran çok kalabalık ve köhne geldi. Biraz şehirde dolaştıktan sonra tekrar aynı şekilde araca ulaşıp havalimanına gittik. Maksutlarla sarılıp vedalaştıktan sonra, bu maceradan da mutlu ayrılıp başka bir maceranın hayalini kurarak evimize döndük.

Havalimanı ve veda zamanı :((

Alam-Kuh Dağı'na İlişkin Kısa Notlar;


Alam-Kuh nerede?

Alam-Kuh Dağı, İran'ın kuzeydoğusunda, Mezandaran eyaleti sınırları içinde, Tahran'ın yaklaşık 150 km kuzeyinde ve Hazar Gölü'nün 30 km güneyinde yer alır. Klasik tırmanış rotası Kelardeşt şehrindeki dağ evinden başlar.

Ne zaman çıkılmalı?

İran, mevsimsel olarak ülkemiz gibi 4 mevsimin de yaşandığı bir ülkedir. Bu doğrultuda Alam-Kuh Dağı'na çıkışlar da yaz ve kış olarak ikiye ayrılır. 21 Aralık - 23 Mart dönemi kış dağcılığı olarak adlandırılır ve bu dönemde şartlar çok çok daha farklıdır. Dağ tamamen karla kaplıdır, dikleşen yerlerde buz olsa da genelde derin, batak bir kardır. Ayrıca kış dönemi oldukça soğuk olan ve fırtınalarıyla ünlü bir dağdır. Bu dönemde kullanılacak malzemeler de yaz tırmanışından çok farklı olacaktır. Bu nedenle, dağcılık açısından çok daha deneyimi ve sağlam ekiplerin yaptığı kış dönemi tırmanışına bu yazıda değinmeyeceğiz.

Yaz tırmanış dönemi olan 23 Mart-21 Aralık dönemi içinde Alam-Kuh Dağı'na çıkış için en ideal ay Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Bu döneme ilave olarak Haziran ve Eylül aylarında da iyi havada çıkışlar yapılabilir. İlkbahar ve sonbahar dönemlerinde ise hava çok kararlı olmayacak ve dağda belli bölgelerde kar ve buz olacaktır. İlkbahar döneminde eriyen karlar da çığ tehlikesi yaratabilir.


Alam-Kuh zor bir dağ mı?

Alam-Kuh'un klasik yaz tırmanışı, bir teknik zorluk içermeyen ve geneli yürüyüşten ibaret bir zirve çıkışıdır. Bu nedenle iyi bir kondisyona sahip, sıkı yürüyen ve sağlıklı herkes çıkabilir. Fakat erken yaz dönemlerinde bizim de karşılaştığımız üzere rotada ve kulvarlarda sert kar olabilir. Bu bölümler gece erken saatlerde buzlanır. Bu nedenle krampon ve kazma kullanmak gerekebilir.

Ayrıca klasik rotasında teknik bir zorluk yok dedik ancak dağın kuzey yüzü tamamen teknik duvar tırmanış rotalarından oluşmaktadır.


Tabii ki bu dağda en büyük problem yüksek irtifa sorunları olabilir. Bu nedenle yüksekliğe uyum kriterleri iyi takip edilmelidir. Yüksekliğe Uyum yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Genel coğrafya, kaya yapısı ve tırmanış içeriği olarak bizdeki Kaçkar ve Erciyes Dağlarını andırıyor denebilir.


Rehber şart mı?

Alam-Kuh'a çıkmak için rehber almak zorunlu değil. Biz daha önce bu dağa çıkmış olan İranlı dostlarımızla beraber gittik ama yalnız da gitsek herhangi bir destek ihtiyacı duyulacak, rotası karmaşık v.s. bir dağ değil.

Rotayı biraz çalışıp, hatta maps.me uygulamasına yükleyerek problem yaşamadan zirveye ulaşabilirsiniz.


Herkes çıkabilir mi?

Alam-Kuh Dağı’na iyi bir kondisyona sahip, sıkı yürüyen ve sağlıklı olan herkes çıkabilir. Fakat dağ 5.000 metreye yakın yüksekliğe sahip olduğundan konforlu bir tırmanış için mutlak suretle öncesinde yüksekliğe uyum sağlanmış olması gerekir.

Yüksekliğe Uyum ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.


Hangi teknik malzemeler gerekli?

Yaz dönemi dağda kar-buz olmadığından kask haricinde bir teknik malzemeye ihtiyaç yoktur fakat bizim gittiğimiz erken yaz döneminden dağda ve kulvarlarda kar vardır ve krampon kullanılabilecek bölümlerden geçtik.


Ayrıca ana kamp alanında herhangi bir dağ evi ya da kulübe olmadığından çadır, mat, uyku tulumu, kamp malzemeleri gibi ekipmanları da yanınızda götürmelisiniz.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi yazımız, sadece Alam-Kuh'un yaz çıkışı ile ilgili bilgi içermektedir. Kış döneminde hava ve dağ şartları tamamen değişik olacağından kış dağcılığı için gerekli malzemeler bulundurulmalıdır.

  • Çadır

  • Büyük dağ çantası 45-55 lt

  • Günlük yürüyüş çantası (20-25 lt) ve çanta yağmurluğu.

  • Mat ve Uyku tulumu

  • Mevsime ve kar durumuna göre kazma-krampon

  • Hızlı kuruyan bir yürüyüş pantolonu ve softshell tarzı daha kalın bir pantolon.

  • Kısa-Uzun kollu termal iç giysi ya da gömlek, tişört

  • Polar ceket ya da rüzgarlık

  • Anorak veya kaz tüyü ceket

  • Mayo (bulunsun, lazım olabilir)

  • Su geçirmez ve nefes alabilir ceket-yağmurluk

  • Geniş siperlikli şapka

  • Kask

  • Bandana, Buff

  • Soğuk havalar için bere ya da kalın şapka

  • Polar ya da yün eldivenler

  • Güneş kremi

  • Güneş gözlüğü

  • Yürüyüş çorabı (kalın ve ince)

  • Bileği saran su geçirmez yürüyüş ya da dağ ayakkabısı

  • Tozluk

  • Yürüyüş sopaları (baton)

  • Yedek ayakkabı (akşamları giymek için hem de yırtılma, ıslanma v.b durumlara karşı günlük ayakkabınızdan daha hafif bir spor ya da yürüyüş ayakkabısı)

  • Fotoğraf makinesi, kamera

  • Yedek piller

  • Kafa lambası

  • Su matarası

  • Kişisel ilaçlar (antibiyotik, ağrı kesici, boğaz pastilleri v.b.)


Bu yazımızı beğendiyseniz aşağıdaki yazılarımıza da bir göz atabilirsiniz.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page